90’lar ve 2000’ler, müziğin fiziksel formda en parlak dönemleriydi. Kasetlerden sonra, müzik dünyasında devrim yaratan bir başka teknoloji geldi: CD’ler. Müzik dinlemek bir yandan daha kolay hale gelirken, diğer yandan bir koleksiyon yapma merakı da büyüdü. CD’ler, sadece şarkıları taşımakla kalmadı; aynı zamanda birer kültürel simge haline geldi.
CD’ler, her bir şarkıyı baştan sona dinleme deneyimini çok daha net ve kaliteli hale getirdi. Ama kasetlerin aksine, CD’lerin sunduğu ses kalitesi, müzikseverlere tamamen yeni bir dünyayı açtı. 90’ların sonlarına doğru her yerde CD mağazaları açılmaya başladı ve bir albüm almak, sadece bir müzik parçası satın almak değildi, adeta bir kültürün parçası olmaktı.
O dönemlerde albümler, sadece müzik değil, aynı zamanda sanat eseriydi. Kapak tasarımları, şarkı listeleri, içerik kitapçıkları… Bunların her biri, CD’nin sunduğu deneyimin bir parçasıydı. Albümü satın almak, şarkıların yanı sıra bu sanat eserine de sahip olmak anlamına geliyordu. Bu nedenle, birçok kişi albüm kapaklarını birer koleksiyon parçası gibi saklardı.
CD’ler, müzik dinlemenin çok daha toplulukla yapıldığı zamanlardı. Çünkü bir albüm satın aldığında, sadece bir şarkıyı değil, bütün bir müzik dünyasını satın alıyordun. Gençler, arkadaşlarıyla birlikte yeni çıkan albümleri tartışır, en sevdikleri şarkıları paylaşır, yeni bir albüm duyduğunda hemen almak için para biriktirirdi.
Ve tabii ki, CD alışverişi bir sosyal etkinlikti. Arkadaşlarla birlikte alışveriş merkezlerinin müzik mağazalarına gidip, en yeni albümleri almak bir ritüeldi. O dönemde, bir CD’nin kapağındaki şarkı listesine bakmak, bir albümün çıktığını duymak kadar heyecan vericiydi.
Bugün dijital müzik her yerde olsa da, Soft Radyo hâlâ o eski fiziksel albümlerin verdiği hissi yaşatıyor. Radyolar, 90’ların ve 2000’lerin o albüm kültürünü dijital formatta yaşatıyor. Hangi şarkının çaldığını bilmeden birdenbire sevdiğin bir şarkıyı duyduğunda hissettiklerin, işte o eski CD’leri almakla eşdeğer bir mutluluğa dönüşüyor.
Dijital müzik dünyası ne kadar büyük ve hızlı değişse de, Soft Radyo dinlerken aldığın o eski tadı hatırlamak, bir CD’nin kapağını çevirebilmek gibi bir şey. O eski müzikle yeniden bağ kurmak, tıpkı kasetlerden sonra CD’leri keşfetmek gibi bir deneyim.